İlim ve Edep
Yazılı ve görsel medyada neredeyse her gün, her konuda ateşli konuşmalara tanık oluyoruz. Ciddi konular olduğu gibi boş ve yararsız, peşinden koşmaya değmeyecek olanlar da var.
İnsanların yaşamlarına katkısı olmayan, sadece kendilerini heyecanlandırdığı için ardından gittikleri şeylere neden bu kadar önem verdiklerini ve öncelik tanıdığını anlamakta hep zorlanmışızdır. Daha da anlamadığımız ise bazılarının bunlar üzerinde “uzmanlaşmaya” çalışmaları ve ömürlerini bu uğurda tüketmeleri. Kim bilir, belki de kişi teveccüh görünce yolunu yol zannediyordur.
İnsan sayısı kadar düşünce olduğunu varsayarak yine de “neyse ne” diyor ve geçiyoruz. Ancak kullanılan lisan için bu kadar rahat olamıyoruz. Sokaktaki insan bu kadar sert, iddiacı ve hırslı iken neden bu sivrileşmenin gelip dolaşıp siyasilere bağlandığını da anlamıyoruz. Sanki politika ile meşgul insanlar dışarıdan ithal edilmiş gibi. Trafik kazalarını bir canavara bağlamak gibi garip bir söylem belki sevimsiz pek çok şeyi siyasetçilere bağlarken de kabul görüyor. Nasıl olsa bu tez muhalefet görmüyor ve karşı konulamıyor. Peki hiç olmazsa eser miktarda seviye talep etsek çok şey mi istemiş oluruz?
Bilgililer, Bilgisizler,
Uzmanlar, Amatörler,
Mikrofon / Kamera Severler,
Kimyager, hekim ve filozof Ebubekir Razi’nin “Bir dirhem ilim, bin okka edebe muhtaçtır” sözünü hepinize hatırlatırız.