top of page

Suudi Arabistan-İsrail Yakınlaşması

Orta Doğu’ya ait hikâyedir.


Akrep, akıntılı nehirde karşıya geçmek ister ama buna gücü yoktur. Su kaplumbağasına çağrıda bulunur: “Beni sırtına alıp karşıya geçirir misin? Hem ben de seni korurum.”


Kaplumbağa ürker: “Ya beni sokmak istersen?”


Akrep, muhatabını rahatlatır. “Olur mu öyle şey? Bu durumda sen ölürsün. Tabii ben de.”


Kaplumbağa ikna olur. Ve alır akrebi sırtına.


Tam karşı kıyıya varmak üzeredirler ki akrep akrepliğini yapar ve kaplumbağayı sokar. Ölmek -ve suya akreple birlikte batmak- üzere olan kaplumbağa sorar: “Ama neden?”


Akrep cevaplar. “Burası Orta Doğu dostum.”


* * * * * * *


Suudi Arabistan ve İsrail bir araya gelmekten hep uzak durdular. Aralarında -görünürde- diplomatik ilişki yok. Ancak malum olduğu üzere “barış, düşmanla yapılır”.


Gizli temaslar hep oldu. Ama adı üstünde gizli tutuldu. Örneğin 2009 tarihli bir raporda iddia edildiği gibi Suudi Arabistan, İran’a saldırmayı planlayan İsrail’e kendi hava sahasını açmayı önerdi.


Elbette yalanlandı.


* * * * * * *


Başka bir rapor, Yemen’deki savaşta kullanması için İsrail’in Suudi Arabistan’a “Demir Kubbe” füze savunma teknolojisini önerdiğini yazdı.


O da yalanlandı.


* * * * * * *


AP’den Aron Heller imzalı bir habere göre Suudi Arabistan vatandaşlarının büyük çoğunluğuna göre “Yahudi” İsraildense “Müslüman” İran daha büyük tehlike.


İnanalım mı?


Araştırmayı yapan İsrailli Herzliya Interdisciplinary Center.


Devam edelim. Ankete göre Suudların %53’ü temel düşman olarak İran’ı görürken %22’si İslami Devlet gruplarını (bu terminoloji Western bir lisan olup, bu amaca yönelik çalışan örgütler kastediliyor olmalıdır), %18 ise İsrail’i işaret ediyor.


Türkiye’deki kimi kesimlerde, İran’ın da, Suudi Arabistan’ın da islami kurallarla yönetilen ülkeler olduğu şeklindeki algıyı bir düşünün. Bu ülkeleri, mezhepleri, halklarının İslam’ı algılayış şeklini bilmeyenler için bu görüntünün ne kadar tuhaf olduğunu tahmin edebiliyoruz. Ama “İslami” Suudların “İslami” İranlılara karşı bu bakış açısı manidardır ve üzerinde çok konuşulur.


Suudların en büyük tehdit olarak dindaşlarını gördüğüne dair bir İsrail araştırması ve bir batılı yayın şüphesiz kuşkuludur ama sıradan bir haber olarak görülemez.


Burnumuza kamu diplomasisi kokusu geliyor.


* * * * * * *


Ve nihayet artık reddedilemez bir fotoğraf. Nerede? Council on Foreign Relations. CFR’ın isminin nerelerde ve hangi olaylarda geçtiğini, hangi iradeyi temsil ettiğini meraklıları okur.

Fotoğrafta solda görülen zat Dore Gold. İsrail Dışişleri Bakanlığında Genel Direktör (bu unvan, İsrail dış politikasında şu anda iki numarayı işaret etmektedir). Gold, İsrail’in ABD’deki eski büyükelçisidir.


Sağdaki kişi ise Cidde’deki Middle East Center for Strategic and Legal Studies adlı kuruluşun başkanı, Suudi Arabistan hükümetinin danışmanlarından, emekli general Enver Eşki.


Gold’un Columbia Üniversitesindeki doktora tezinin Suudi Arabistan üzerine olması da ilginç bir rastlantı.


* * * * * * *


Bu ikilinin CFR buluşmasında Eşki, bölgede yapılması gerektiğini düşündüğü şeyleri yedi maddelik bir yol haritası olarak sıralayıp son maddede şu ifadeye yer veriyor:


Büyük Kürdistan’ın barışçıl yollarla yaratılması için çalışmak; çünkü bu durum İran, Türkiye ve Irak’ın emellerini zayıflatacak ve bu ülkelerin her birinin üçte birinin Kürdistan lehine bölünmesini gerektirecek.


(Orijinal metin : “Working toward the creation of a greater Kurdistan in peaceful ways as this will weaken Iranian, Turkish, and Iraqi ambitions and would split up a third of each of these countries in favor of Kurdistan.”)


* * * * * * *


Türk diplomasisinin mutlaka söyleyecekleri olacaktır. Çöl Krallığı’na toz kondurmayanların da...

Öne Çıkanlar
Yakın Tarihliler
Arşiv
Etikete Göre Ara
bottom of page